26/10/2023

Bu yazıyla ilgili fikir üretmeye çalışırken aklıma ilk gelen şey oldukça sıradan bir fikirdi aslında. Cumhuriyeti tanımlamak. Sonra bu fikirden vazgeçmek üzereyken aslında basit bir şeyi tanımlamayacağımı fark ettim çünkü konu sadece Cumhuriyet değildi, konu benim Cumhuriyetimdi. Benim Cumhuriyetim, hamal bir dedenin torununu bu ülkenin en iyi okullarında okuttu, benim Cumhuriyetim anneme, bana kendi yöneticilerini tayin ve takip hakkı verdi, benim Cumhuriyetim bulunduğumuz coğrafyada kadınların, çocukların, gençlerin yaşlıların çektiği acıları görüp bu acıları benim de yaşamamam için kalkan oldu, benim Cumhuriyetimde itaat, biat, kendi düşüncelerinin esiri olmak yoktu, benim Cumhuriyetim kendimden, bu ülkeden ve hayattan umudumu kestiğim anlarda gözümde parlayan ışık, ve benim Cumhuriyetim ismi her geçtiğinde burnumun direğini sızlatan memleketim. Benim Cumhuriyetim bir çift mavi göz ve onun uçsuz bucaksız hayali, benim Cumhuriyetim imkansızlıklar, fakirlik, buz gibi bir soğuk, terk edilmişlik, yalnız bırakılmışlık ve bütün bunların arasında yeşeren bir ağaç, benim Cumhuriyetim bu memleketin bütün insanları, canlı cansız bu ülkeye zerre kadar katkısı olan her şey. En önemlisi benim Cumhuriyetim prangalarını kırmak, üzerine giydirilmeye çalışılan deli gömleğini ne olursa olsun parçalayıp atmaktı.
Nazlı Efe
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğrencisi